Dünya ticaretinin karþýlanmasýnda bir yol olan deniz yolu taþýmacýlýðýnýn en önemli unsurlarýndan biri de gemilerdir. Gemiler kullaným alanlarýna göre ticaret gemileri, servis gemileri ve savaþ gemileri gibi birçok sýnýf içerir. Tanker gemileri ticari gemiler kýsmýnda yer almaktadýr. Dolayýsýyla ticaretin önemli bir noktasý olan tanker gemileri teknolojiyle birlikte daha da geliþmektedir. Ancak geliþen teknoloji ve yapýlan düzenlemelerle alýnan önlemler deniz kazalarýný sýfýra indirememektedir. Bu çalýþmada tanker terminallerinde yükleme ve boþaltma operasyonlarý sýrasýnda gemilerde meydana gelen kazalar insan faktörü ve emniyet bakýmýndan incelenmiþtir. Çalýþma kapsamýnda Uluslararasý Denizcilik Örgütü (IMO) Küresel Bütünleþik Deniz Taþýmacýlýðý Bilgi Sistemi (GISIS), MAIB ve Maritime Safety Authority of New Zealand gibi kuruluþlar tarafýndan 2000-2014 yollarý arasýnda yayýnlanmýþ raporlar incelenmiþtir. Uygun veriler içeren toplam 10 gemi kazasý, sonuçlarýna göre sýnýflandýrýlmýþ ver irdelenmiþtir. Kaza nedenlerinin oluþturulmasýnda Hata Aðacý Analizi (FTA - Fault Tree Analysis) yöntemi kullanýlmýþ ve sonuçlar Monte Carlo Simülasyonu ile sýnanmýþtýr. Sonuç olarak prosedüre uymama ve bilgi eksikliði en önemli etmenler olarak bulunmuþtur.

One of the most important elements of maritime transportation which is a way of the world trade is the ships. Depending on their purpose, the vessels include many classifications, such as; commercial vessels, service vessels and war ships. Commercial vessels include tankers. Therefore, tankers that are an important point of trade have been developing together with technology. However, the measures taken by the developing technology and the regulations in the maritime sector made cannot reduce the sea accidents to zero. In this study, marine accidents occurred during loading and unloading operations at the tanker terminals were analyzed in terms of human factor and safety. Reports in between 2000 and 2014 of IMO (International Maritime Organization) GISIS (Global Integrated Shipping Information System), MAIB and Maritime Safety Authority of New Zealand and others were investigated. A total of 10 vessel accidents involving the appropriate data were analyzed and classified according to the results. Fault Tree Analysis (FTA) method was used to create the causes of accidents and the results have been tested with Monte Carlo Simulation. As a conclusion, failure to comply with operating procedures and lack of knowledge were found to be the most important factors.

Yapýlan çalýþmada, içten yanmalý motorlarda yaðlayýcý tipi, kirletici cinsi, kirletici oraný, yük, devir ve sýcaklýk parametrelerinin segman-silindir gömleði çifti arasýndaki sürtünme katsayýsý üzerine etkileri incelenmiþtir. Silindir gömleði yüzey durumu iki seviyeli olarak, diðer parametreler ise üç seviyeli olarak seçilmiþtir. Deneylerde içten yanmalý dizel motor segman-silindir gömleði mekanizmasýna benzer deney düzeneði kullanýlmýþtýr. Sürtünme katsayýsý ölçümleri üç eksenli bir kuvvet sensörü yardýmýyla yapýlmýþtýr.
Çalýþmada L18 ortogonal Taguchi istatiksel yöntemi kullanýlmýþtýr. Tüm varyasyonlar dikkate alýndýðýnda 8748 deney yapýlmasý gerekirken, deney sayýsý Taguchi yöntemi ile 18’e düþürülmüþtür. Taguchi yönteminin yaný sýra parametrelerin etkinliklerini belirleyebilmek amacýyla varyans analizi yapýlmýþtýr. Çalýþma sonucunda segman-silindir gömleði arasýnda yaðlayýcýya yakýt karýþýmýnýn sürtünme katsayýsý üzerinde önemli etkiye sahip olduðu görülmüþtür.

The purpose of this study was to investigate the effects of various parameter on friction coefficient between piston ring and cylinder liners in an internal combustion engine. Fuel contamination type, fuel contamination ratio, load, cycle speed and temperature parame-ters are chosen as three levels; cylinder shell surface condition parameter is two levels. A tribotester device is manufactured for purpose of examining friction coefficient between piston ring and cylinder liner. Friction coefficients were measured by a three-axis force sensor.
Taguchi (L18) orthogonal array was used to obtain the best combination of working para-meters for the most efficient reduction of friction coefficient. Numbers of experiments were reduced from 8748 to 18 by using the Taguchi method. In addition, the analysis of variance was performed to determine the effect of each parameter. Experimental results showed that mixed fuel oil into the lubricating system have been found as a significant effect on friction behavior.

Bu çalýþmada M/V Ýnce Ýnebolu gemisine ait kreynlerin ekonomik analizleri yapýlmýþtýr. Analizler ECA (Emisyon Kontrol Bölgeleri) göz önüne alýnarak farklý yakýtlar için tekrarlanmýþtýr. Yakýt fiyatlarýnýn artabileceði ihtimaline karþýn deðiþken yakýt fiyatlarý da hesaba katýlmýþtýr. Bu analizler sonucunda kreyn çalýþtýrýlmasýnýn dizel jeneratörden çektiði güç hesaplanarak, harcanan yakýt miktarý tespit edilmiþtir. Buna ek olarak, kreyn için harcanan bu yakýtýn ne kadar NOx, SO2, CO2, PM ve HC emisyonu oluþturduðu hesaplanmýþtýr. %25 jeneratör yükünde kreyn çalýþtýrýlmasý sebebiyle, 1 yýlda, çalýþmanýn yapýldýðý gemiyle benzer özellikte 10 gemisi olan bir þirket atmosfere yaklaþýk 30-35 ton SO2, 38-42 ton NOx, 1980-2090 ton CO2, 2.8-3 ton PM ve 4.2-4.5 ton HC emisyonlarý salmaktadýr. Çalýþma sonucunda, dizel jeneratörün %25 yükte iken kreynin çalýþtýrýlmasýyla IFO 380 ve IFO 180 yakýtlarýnda 60.000-70.000 $ arasýnda, MGO için 100.000-110.000 $ arasýnda yýllýk çalýþtýrma maliyeti olduðu görülmüþtür. Sonuç olarak bu çalýþmada gemi yüklerinin kreynle yükleme-tahliye operasyonlarýnýn ekonomik analizi yapýlarak kreynlerin kullaným maliyeti hesaplanmýþ ve loader kullanýlmasýyla karþýlaþtýrma yapýlabilmesine imkân saðlanmýþtýr.

This study carries out economic analyzes of the cranes belonging to the M/V Ýnce Ýnebolu. Analyzes were repeated for variable fuels considering ECA (Emission Control Areas), and variable fuel prices were included into analyzes given the fluctuating fuel prices. As a result of these analyzes, the amount of fuel consumed has been determined by calculating the power of the diesel generator from the operation of the crane. In addition, this study calculated how much NOx, SO2, CO2, PM and HC emissions this fuel generates. Since a crane is operated at 25% of the generator load, in a year, a company, with 10 ships with similar characteristics to the vessel where the work was done, has released about 30-35 tons of SO2, 38-42 tons of NOx, 1980-2090 tons of CO2, 2.8-3 tons of PM and 4.2-4.5 tons of HC emissions to the atmosphere. The results demonstrate that running the crane with the diesel generator at 25% load causes between 60.000USD - 70.000USDannual operating cost for IFO 380 and IFO 180 fuels, and between 100.000USD -110.000USD annual operating cost for MGO. As a result, this study calculates the cost of crane usage through the economic analysis of cargo loading and unloading operations of the ship by cranes, and thereby, enables a comparison with loader usage.

Liman iþletme çevresinin rekabetçi doðasý, liman iþletmecilerine performans ile ilgili hususlarda bir baský unsuru oluþturmaktadýr. Rekabetçi avantajý elde etmek adýna, stratejik olarak yapýlabilecek hamleler tükendiðinde, geriye kalan tek seçenek limana uðrayan gemileri artýrma yolu ile liman performansýný yukarý çekmektir. Bu hedefe ulaþmanýn bir yolu her bir geminin limanda kaldýðý süreyi minimuma indirmektir. Bu çalýþma, veri zarflama analizi (VZA) ile, bu hususu geliþtirmek için yatýrým yapmýþ bir limaný, çýktý olarak yanaþma zaman farkýný (YZF) kullanarak analiz etmektedir. Sonuçlar VZA’nýn liman iþletmecileri tarafýndan yatýrýmlarýnýn deðerlendirilmesinde önemli bir araç olarak kullanýlabileceðini göstermektedir.

Highly competitive nature of port business environment puts heavy pressure on port operators on performance related issues. In order to be competitive, after all the other strategic moves are exhausted, what is left is to improve the performance of a port by means of increasing the number of vessels calling the port. One way to achieve this goal is to minimize the time spent at port for each vessel. Using the data envelopment analysis (DEA) method to evaluate its efficiency, this paper analyzes a port which made investments in order to improve this issue with berthing time difference (BTD) as the output. The results show that DEA method can be a valuable tool for port operators in evaluating the efficiency of their investments.

Müþteri odaklý ve sipariþe özel çalýþan tersanelerin yaþadýklarý zorluklardan biri de üretimin planlanmasý ilerlemenin kontrol edilmesidir. Bu zorluk üretimin kendi dinamikleri çerçevesinde ilerlemesine ve denetim dýþý yürümesine neden olmaktadýr. Yüksek süreç içi stok seviyesi bu tarz gemi inþaatýnýn içinden çýkýlmaz hale gelmesine sebep olan faktörlerden birisidir. Süreç içi stok seviyesinin yüksek olmasýnýn bir diðer olumsuz tesiri de üretim ortamýndaki problemleri gizlemesi ve dolayýsýyla da çözümünü zorlaþtýrmasýdýr. Bu çalýþmada bahsedilen mantýða göre çalýþan tersaneler için mevcut performans deðerlerine göre güncellenen bir planlama usulü ve geminin çelik tekne kýsmýnýn üretimi esnasýnda süreç içi stok seviyesinin aþýrý artmasýný önlemeye yardýmcý olacak bir üretim kontrol sistemi modeli araþtýrmasý yapýlmýþtýr. Ortaya konulacak olan modelin bu tip tersaneler için bir baþlangýç uygulamasý olabileceði düþünülmektedir.

One of the biggest troubles of the shipyards working customer-oriented and tailor-made manner is planning and controlling of the production progress. This problem causes the production to proceed in the framework of its own dynamics and out of supervision. In this type of shipbuilding, one of the most complicating factors is excessive work-in-process level. Another negative effect of the excessive work-in-process level is that it hides the problems in production stations, and therefore, makes it difficult to solve these problems. A scheduling method, which is updated based on current performance, and a production control system, which prevents the excessive increase of work-in-process level during steel hull production, are investigated for the shipyards that work mentioned genre before. The model to be introduced is thought to be a starting application for such type of shipyards.

Sosyal medya bireylerin günlük hayatlarýna nüfuz etmiþken, iþletmelerde bu yeni alanýn önemini kavradýklarýndan beri sosyal medya araçlarýný kullanmada yeni stratejik yaklaþýmlar geliþtirmeye baþlamýþlardýr. Bu çalýþmanýn amacý liman endüstrisinde sosyal medya yönetimi konusundaki boþluða bir adým atmaktýr. Çalýþmada odaklanýlan örneklem Türkiye’de bulunan konteyner terminalleridir. Daha anlamlý sonuçlar elde etmek amacýyla Los Angeles, Rotterdam ve Antwerp limanlarýyla da bir karþýlaþtýrma yapýlmýþtýr. Dünyadaki en büyük sosyal medya platformu olan Facebook’ta 8 aylýk süreyi kapsayan süre için bir sosyal medya analizi yazýlýmý ile limanlar analiz edilmiþ, en dikkat çekici konular ve katýlým seviyeleri belirlenmiþtir. Yüksek etkileþim düzeylerine sahip limanlarýn en dikkat çekici mesajlarýnda liman hizmeti, altyapý ve üstyapý, yatýrýmlar veya baþarý öyküleri hakkýnda herhangi bir açýklama, resim veya video içermediði tespit edilmiþtir. Çalýþmanýn sonunda gerçek örnek olaylarla desteklenerek limanlarýn sosyal medya yönetimleri için öneriler geliþtirilmiþtir.

While social media has been penetrating the daily lives of individuals, the businesses have started to develop new strategical approaches for using social media tools, since they understand the importance of this new area. This study aims to take a step on the gap about social media marketing in the port industry. The focused sample is container ports located in Turkey, but to gain more meaningful insights, a comparison is also made with the ports of Los Angeles, Rotterdam, and Antwerp. The post set on Facebook, which covers the 8 months’ period, was analyzed through a social media analytics software, and the most attractive topics and engagement levels were determined. It was found that the most attractive posts of ports with high engagement levels do not include any statement, image, or video about port service, infrastructure and superstructure, investments, or success stories. At the end of the study, suggestions are developed by supporting with real cases for ports’ social media management.

Yalpa dengeleyici sistemler mürettebatýn verimli çalýþmasýný saðlamak ve kargo güvenliði açýsýndan birçok gemi türünde tercih edilmektedir. Özellikle büyük açýlý yalpa hareketleri, denizde yorgunluk ve kusma gibi etkileri artýracaðýndan gemide çalýþan veya seyahat eden insanlarýn hareket kabiliyetini olumsuz etkilemektedir. Bu durumla beraber farklý gemi türleri için, yalpanýn azaltýlmasý amacýyla, seyir durumlarý ve operasyonel özellikleri dikkate alýndýðýnda dengeleyici sistem gereksinimi doðmaktadýr. Yalpa dengeleyici sistemler farklý gemi türleri için seçilirken birçok kriter deðerlendirilerek tercih gerçekleþtirilir. Bu çalýþmada gemiler için ön dizayn aþamasýnda yalpa dengeleyici sistem seçimi yapýlýrken bir sistematik oluþturma amaçlanmýþ, örnek bir balýkçý teknesinin yalpa hareketini azaltmak için dengeleyici sistem seçim kriterleri ve alternatifleri uzman görüþleri ve literatür incelenerek belirlenmiþtir. Kriter-alternatif iliþkisine ait aðýrlýklandýrmalar alanýnda uzman 3 farklý grup Gemi Ýnþaatý ve Gemi Makineleri Mühendisi ekibi tarafýndan yapýlarak, hibrit bulanýk AHP-TOPSIS yapýsý kullanýlmýþ ve en iyi alternatif belirlenmiþtir.

Roll motion stabilization systems are preferred on many types of ships to ensure crew efficiency and cargo safety. In particular, since large roll motions increase the effects of fatigue and vomiting at sea, they adversely affect the mobility of travelling or working people on board. With this situation, when the navigation conditions and operational characteristics for different ship types are taken into consideration, the need for roll stabilizing system will arise. Roll motion stabilization systems are preferred by considering various criteria when chosen for different ship types. In this study, it is aimed to create a systematic procedure for selecting the roll stabilization system in the preliminary design for ships. In order to reduce the roll motion of a fishing boat, roll stabilizing system selection criteria and alternatives have been determined based on expert opinions and literature review. The weightings regarding criterion-alternative relationship are decided by three expert groups of Naval Architecture and Marine Engineer, and the best alternative is determined through hybrid fuzzy AHP-TOPSIS structure.